İran Sineması Sohbetleri

topluluk üyeleri topluluk üyeleri topluluk üyeleri topluluk üyeleri topluluk üyeleri topluluk üyeleri topluluk üyeleri topluluk üyeleri topluluk üyeleri topluluk üyeleri topluluk üyeleri topluluk üyeleri topluluk üyeleri topluluk üyeleri topluluk üyeleri topluluk üyeleri
95 Abone, 5 Etkinlik, İstanbul ()

Topluluk Giriş Yazısı:


Katıl

 

Topluluğa Katılmak için Giriş Yapın

Youtube

|

Barış Özcan

|

Başak Kablan

|

Beyhan Budak

|

Dilozof

|

Shockvoice

|

Kişisel Gelişim

|

Konfor Alanı

|

Çay

|

Kahve

|

Sohbet

|

Arkadaşlık

|

Dostluk

|

Kültür

|

Kitap

|

Saygı

|

Sevgi

|

Sağduyu

|

Sanat

|

Teknoloji

|

Sinema

|

Hobi

|

Mutluluk

|

Dayanışma

|

Konuşmak

|

Şans

|

İnsan

Murat Tuna topluluğa katıldı.
(2 ay önce)
Kiki topluluğa katıldı.
(2 ay önce)
Sinan Bozkurt topluluğa katıldı.
(2 ay önce)
Elif Sibel Aras topluluğa katıldı.
(2 ay önce)
Bayım topluluğa katıldı.
(3 ay önce)
Beyza Uğur topluluğa katıldı.
(3 ay önce)
Emre Bozdağ topluluğa katıldı.
(3 ay önce)
Elif Hakarar topluluğa katıldı.
(4 ay önce)
Bekir Smr topluluğa katıldı.
(4 ay önce)
Zehra Y topluluğa katıldı.
(4 ay önce)

Serhat Samet

Yönetici


Filme Barış Özcan'ın Dune Hakkında yaptığı bilgilendirici videodan sonra gitmeye karar verdim. Tek başıma gitmek istedim. Sinema da benden başka bir kişi daha vardı. Bundan birkaç gün önce 1984 yapımı Dune Çöl Gezegeni'ni izlemiştim ve çok çok başarılı buldum. 1980 yapımı filmlerde kötü adam karakteri "çokça gülen, ne yapacağı belli olmayan psikopat" kişiler olarak karakterize edilmişler. Şimdilerde ise "suskun, pokerface, duygularını belli etmediği için ne yapacağı belli olmayan, insanların kötü gördüğü şeyleri bir iş olarak gören ve disiplinli bir iş ahlakıyla bunları yapan" kişiler olarak karakterize edilmiş. Film pek çok sanat eserine ilham olmuş olabilir. Güzeldi, çok beğendim. 

Gelecekte insansı bedeni olmayan insanlar olarak yaşayacağımızı düşünüyorum. Varoluşumuzun, yani bedenimizin özgün ve  nazlı yapısı, dünyanın lüks bir gezegen olması ve diğer gezegenlerin dünyalaştırılmasının zor olması böyle düşündürüyor.  Yani o kadar suyu sen nerden bulucaksın da transfer edeceksin? Bilincimizin sadece elektriğe (yada direkt enerjinin kendisine diyelim) ihtiyaç duyması daha ekonomik. Henüz kendi bedenimizi ve evrenimizin sırlarını keşvedemedik. Bizlere yüzyıllarca hizmet eden ve yaşayan varlıklar olan hücrelerimize, bedenimize ihanet mi edeceğiz. Bir hücrenin yaşamının değerini önemseyemeyebiliriz fakat hücreler, bakteriler topluluğunun yaşamının değeri nedir? Eğer kendi bilincimizi dış ortamlardan bağımsız bırakırsak, kendi bedenimizle (başka bir taşıta, araca gerek duymaksızın) ışık hızına yakın hızda hareket edersek, doğa kanunları bizim için bir şey ifade etmezse nasıl bilinçlerimiz olur? Evrimimiz devam eder mi? Ne yönde devam eder?